Yeşilay, 31 Ağustos-1 Eylül 2023 tarihlerinde “Okula Ahenk Süreci ve Dijital Bağımsızlık” başlıklı bir webinar düzenledi. Webinarda, okula başlama sürecinde öğrencilerin yaşadıkları tecrübeler, ailelerin ve öğretmenlerin öğrencilere nasıl takviye olabilecekleri ve teknoloji-okul istikrarını yine sağlamak için neler yapabilecekleri bahisleri ele alındı.
Prof. Dr. Mücahit Öztürk, “Okul, çocukluk ve ergenlik periyodunun değerli bir kesimi ve çocuklarımızın hayatlarının kıymetli bir kısmının geçtiği bir ortam. Bu türlü bir süreçte problemlerin oluşması, bu problemlerin çocuğun akademik ve toplumsal hayatına yönelik daha değerli sorunlar oluşturma riski açısından da hayli önemli”
Öğrencileri ve velileri tatlı bir heyecanın sardığı bugünlerde okula hazırlık için konuşulması gereken en kıymetli hususların başında öğrencilerin geçirecekleri ahenk süreçleri geliyor. Yeşilay’ın eğitim-öğretime takviye olmak ve akademik dünyaya açılmak maksadıyla hayata geçirdiği Yeşilay Akademi, bu ahenk sürecine dayanak olmak adına “Okula Ahenk Süreci ve Dijital Bağımsızlık Webinarı” düzenledi. Yaklaşık 3 bin 500 kişinin katıldığı webinarda okula başlama sürecinde öğrencilerin yaşadıkları tecrübeler üzerinde durulurken, ailelerin ve öğretmenlerin öğrencilere nasıl yaklaşabilecekleri ve ortaya çıkabilecek ahenk zorluklarında neler yapabilecekleri mevzularına odaklanıldı.
“Uyum meselelerinin altındaki nedenler kıymetli.”
“Çocuk ve Ergenlerde Okula Ahenk Süreci” başlığıyla webinarın açılış konuşmasını Yeşilay Genel Lideri Prof. Dr. Mücahit Öztürk yaptı. Konuşmasında çocuklara verilen eğitimlerin kıymetine dikkat çeken Prof. Dr. Mücahit Öztürk, “Okul, çocukluk ve ergenlik periyodunun kıymetli bir kesimi ve çocuklarımızın hayatlarının kıymetli bir kısmının geçtiği bir ortam. Bu türlü bir süreçte meselelerin oluşması, bu sıkıntıların çocuğun akademik ve toplumsal hayatına yönelik daha kıymetli sorunlar oluşturma riski açısından da epey önemli” dedi.
Yeşilay Genel Lideri Prof. Dr. Mücahit Öztürk, okula ahenk problemlerini üç ana başlıkta ele alarak; duygusal ahenk, davranışsal ahenk ve akademik ahenk hakkında bilgilendirmede bulundu. Prof. Dr. Öztürk, “Ayrılma derdi bozukluğu, dert bozuklukları içinde çocukluk periyodunun en sık karşılaşılan sorunlarından. Bu korkuyu yaşayan çocuklar ebeveynlerden ayrıldığı durumlarda kendini çok huzursuz, gergin, yalnız, çaresiz ve dış dünyaya karşı savunmasız hissedebiliyorlar. Bu durum çoğunlukla, anaokulu ve ilkokul periyodunda, çocuğun okula giderken kendini çok huzursuz hissetmesine neden oluyor. Çocuğun okulda zorbalığa maruz kalması da duygusal ahenk açısından zorlanmalara neden oluyor” dedi. Davranışsal ahenk konusunda “Çocukta yapısal olarak davranış denetim sorunu yok ise bir ahenk sorunu yaşar fakat okuldaki ortamı görünce, öğretmenin okul disiplinini uygulama tekniğini görünce okulun nizamına çok kısa bir müddet sonra ahenk sağlar. Bu bir hafta bilemediniz bir ay olur lakin çok uzun sürmez ve kendini denetim eder. Davranışlarını denetim etmekte zorlanan çocukların oranı ise yaklaşık yüzde 15’lerde. Bu çocukların erken periyotta tespit edilmesi için öğretmenlerin çok şuurlu olması ve aileyi uyarması gerekiyor. Zira erken devirde bu davranışsal sorunlara müdahale ettiğinizde sonuç alabiliyorsunuz. Ne kadar geç müdahale edilirse sonuç alma oranı da o kadar düşüyor” dedi.
“Her gün değişen kurallar çocuğu yorar ve çocuğun kurallara uymasını imkânsız hale getirir.”
“Okul-Teknoloji İstikrarını Yine Düzenlemek” başlıklı oturumda Doç. Dr. Mehmet Dinç, tatil sürecinde çocukların cümbüş maksatlı teknoloji kullanımlarının artığına dikkat çekti ve okul süreci başlamadan ve başladıktan sonra teknoloji-okul istikrarını tekrar sağlamak gayesiyle anne-babaların ve öğretmenlerin yapabilecekleri konusunda bilgi paylaşımında bulundu. Doç. Dr. Mehmet Dinç, ailelere okulların açılmasını bir fırsat olarak değerlendirmeleri teklifinde bulunarak; “Baştan kuralları koymakta yarar var. Bilhassa uyku sisteminde bir sistem oturtmak çocuklarımızı teknoloji bağımlılığından muhafaza manasında çok değerli. Bunun yanında periyot başlar başlamaz çocuğumuzun hayatına ne kadar rutin koyarsak o kadar yeterli. Her gün değişen kurallar hem çocuğu yorar ve kurallara uymasını imkânsız hale getirir hem de bağınızı önemli manada tehdit eder” dedi.
Ebeveynler neler yapmalı?
“Okula Ahenk Sürecinde Ailelerin Yapabilecekleri” başlığıyla gerçekleşen ikinci günün birinci oturumunda okula dönüş konusunda anne-babaların nasıl tavır sergilemeleri gerektiği anlatıldı. Prof. Dr. Senem Başgül, okula yeni başlayan çocukların ve orta sınıf öğrencilerinin tedirginliklerinden bahsetti ve zihinsel, bilişsel, fizikî, duygusal, ruhsal açıdan hazır bulunuşluğun, öz inancın, çocuk ebeveyn etkileşiminin ve akran alakalarının okula ahengi belirleyen faktörlerden olduğunu lisana getirdi. Başgül, ebeveynlere şu tekliflerde bulundu: “Çocuğu âlâ tanıyın, çocuğunuzun büyümesine müsaade verin, rutinleriniz olsun ve bunlara sadık kalın, dengeli olun, sabırlı olun, aktif irtibat kurun, çocuğunuzda rastgele bir ruhsal hastalık varsa psikopatolojisini çözün.”
Öğretmenlere öneriler
“Öğretmenlere Ahenk Sürecini Yönetmeleri İçin Öneriler” başlıklı son oturumda ise, sınıf öğretmenleri, branş öğretmenleri ve ruhsal danışman/rehber öğretmenlerin ahenk sürecinde karşılaştığı zorluklar ile uğraşına dayanak sağlayacak kimi uygulamalar ve küçük müdahale teknikleri paylaşıldı. Öğretmenlerin çocukların ahenk sürecinde dikkat etmesi gereken ögelere dikkat çeken Klinik Psikolog Gülcenur Dinçer, oryantasyon periyodunda öğretmenlerin uygun birer gözlemci olmalarını önerdi. “Öğretmenlerin velilere bir öğrenciyle ilgili sunacağı teklifleri WhatsApp kümelerinde değil daha özel ve tekil bir alanda yapmasını öneriyorum. Daima göz teması kurun denir ancak bilhassa birinci haftalarda ağır göz temasına girmemenizi öneririm. Tanımadığı birinin yüzüne dik dik bakması çocuğu biraz ürkütebiliyor” dedi. Oturumda Klinik Psikolog Gülcenur Dinçer, öğretmenlere kitap, aktiflik, psikodrama ve sınıfla bağ kurma konusunda da teklifler verdi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
